|
Bu minnoş da benim mutluluk kaynaklarımdan biri❣️❣️ |
Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi. Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman söyleyecek olumlu bir şey bulurdu. Hatta bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile.
Bu adam, bu halde bile nasıl iyimser olabiliyor? Birisi nasıl olduğunu sorsa; ‘Bomba gibiyim’ diye yanıt verirdi hep... ‘Bomba gibiyim.’ Jerry doğal bir motivasyoncuydu... Yanında çalışanlardan biri, o gün, kötü bir günündeyse, Jerry yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı.
Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni... Bir gün Jerry’ye gittim. Anlayamıyorum, dedim. Nasıl olur da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun... Nasıl başarıyorsun bunu?
Her sabah kalktığımda kendi kendime Jerry, bugün iki seçimin var: Havan ya iyi olacak, ya kötü, derim. Havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey olduğunda gene iki seçimim var: kurban olmak ya da ders almak.
Ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim. Birisi bana bir şeyden şikayete geldiğinde, gene iki seçimim var... Şikayetlerini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek. Ben hayatın olumlu yanlarını seçerim.
Yok yahu, diye protesto ettim. Bu kadar kolay yani? Evet... Kolay, dedi Jerry...
Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin. Sen insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini seçersin. Sen havanın, tavrının iyi ya da kötü olmasını seçersin... Yani sen, hayatını nasıl yaşayacağını seçersin!..
Jerry’nin sözleri beni oldukça etkiledi. Onu, uzun yıllar görmedim. Ama hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine, seçim yapmayı tercih ettiğimde hep onu hatırladım.
Yıllar sonra, Jerry’nin başına çok tatsız bir şey geldi. Soygun için gelen hırsızlar, paniğe kapılıp Jerry’i delik deşik etmişler... Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış. Taburcu edildiğinde, kurşunların bazıları hala vücudundaymış.
Ben onu, olaydan altı ay sonra gördüm. Nasılsın, diye sorduğumda, ‘bomba gibiyim’ dedi, bomba gibi olay sırasında neler hissettin Jerry dedim.
Yerde yatarken, iki seçimim var, diye düşündüm... Ya yaşamayı seçecektim ya ölümü... Ben yaşamayı seçtim.
Korkmadın mı, şuurunu kaybetmedin mi? Ambulansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı. Bana hep iyileşeceksin merak etme, dediler.
Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla sürerlerken, doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözle bana; adam ölmüş, diyordu. Bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım gerçekten....
Ne yaptın, diye merakla sordum. Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak herhangi bir şeye alerjim olup olmadığını sordu. Evet, diye yanıt verdim... Var... Doktorlar ve hemşireler merakla sustular... Derin bir nefes alarak kendimi toparladım ve bağırdım: Benim kurşunlara alerjim var!..
Doktorlar ve hemşireler gülmeye başladılar. Tekrar bağırdım: Ben yaşamayı seçtim. Beni bir canlı gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil.
Jerry sadece doktorların büyük ustalıkları sayesinde değil, kendi olumlu tavrının büyük katkısı ile yaşadı. Yaşamayı bana yeni ders oldu.
Her gün, hayatımız dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim. Ve her şeyin kendi seçimimize bağlı olduğunu...
Yazan: Francie Baltazar-Schartz
Sevgi ve Işıkla kalın...
Persephone