29 Eylül 2022 Perşembe

Oradan Buradan, Sıradan Bir Gün

Bu aralar ne yapıyorum? Evet klasik bir durum, okuyorum. Hem de Jack London’ın Martin Eden’ini okuyorum. Hem de demem, geç kalmışlığıma bir sitem. Jack London’ın o muhteşem hayal dünyasında kulaç atarken, kendi kendime, bu kitabı okumakta neden geç kaldığımı sorguluyorum.

Rahmetli babam çok kitap okurdu. Gözümdeki hayali yatağın içinde, yakın gözlükleri ile elindeki kitaplar. Neden bilmiyorum ama Jack London aklımda kalan en önemli yazar. Sonra kendime dönüyorum, beni bu yazardan bu kadar uzak tutan şey acaba bu mu? İşte yine kendime sorduğum deli sorular! Deli misin? Bu minnak detayı da sorgulama! Di mi ama? Ya tamam içinizden söyleyin bu da ayrı bir manyak diye:) Yazsanız da alınmam söz. Ben de kendine münhasır bir manyağım. Hayattaki en büyük zevkim kendime sorular sormak. Soru sormak konusunda biraz abartıyor olabilirim. Konu ile ilgili farkındalığımda yüksek yani;)

Neyse konumuz Martin Eden. Adama hayran oldum, demesem, sevgili Jack’e ayıp olacak. Ortaya koyduğu karakter, o akıcı şairane dil beni yerden yere vurdu desem abartmış olmam. Kitap su gibi akıyor. Henüz bitirmemiş olsam da kitabın orta yerinden yorumluyorum. Heyecanımı hoşgörün. Ne yalan söyleyeyim pek bi sevdim Eden karakterini.

Sevgili Eden, hedefi belirlemiş. O yoldan hiç ödün vermeden devam ediyor. Azim desen var, inanç desen o da var. Yapılması gereken her şeyi yapıyor. İnanılmaz bir güç gösterisi. Sonu nereye varacak gerçekten bilmiyorum. Ama yöntemine hayran kaldım. Sonunu bilen varsa lütfen sussun. Beni yazar ve hayal dünyamla baş başa bıraksın.


Sevgi ve ışıkla kalın…

Persephone



3 Eylül 2022 Cumartesi

Aldırma!

Bu aralar duygularım, deli dalgalar gibi… 

Sabahattin Ali’nin dediği gibi; kendime, ‘Aldırma gönül, görecek günler var daha’ diyorum. Mutlu mu olmalıyım, hüzünle mi dolmalıyım yüreğim karar veremiyor. Yüreğim ve beynim arasında elektriksel bağlantı kesiliyor.    

Mantığım; ‘ her şey güzel olacak!’ derken, yüreğim; ‘ah nasıl olacak!’ Diyor. Aslında mantığım da, yüreğim de her şeyin çok güzel olacağından emin. Bu eminlik de nereden geliyorsa, bilmiyorum artık. Eh işte o da bir his sonuçta. Güzel bir his, üstünde durmuyorum. İyi olanı da çok sorgulamamak lazım.

Ah o atalardan gelen kaygı geni yok mu! Gelip yine dürtüyor işte! Bugünlerde pek bir popüler olan aile dizimi mi yaptırsam acaba diyorum, sonra bilimsel yanım saçmalama diyor:) Popülizm böyle bir şey işte! İnsanın mantığını sorgulatıp, aklına kuşku düşürüyor. Reklamın iyisi kötüsü olmuyor. İşin garibi ‘Seninle Başlamadı’ kitabını okumuş olmam ve aklımda zerre kadar bir şeyin kalmaması. Ki; önemli bulduğum bilimsel verileri unutmam. Diyorum ki kendime; pek de önemsememişsin. Biraz internette araştırıyorum, evet tedavi protokolüne girememiş mevzu. Kendimi aklıyorum, e o zaman hatırlamaman normal:) 

‘Zeytin Ağacı’ dizisini izleyip, bütün olaylara fransız kalmam. Kitap tamamen bilimsel önermelere dayalı, herhangi bir hikaye yok. Belki de hikaye olmadığı için, kitaptan bir şey hatırlamıyor olmam normal. Bilimsel verilerde bir yere kadar akılda kalıyor. Tabii bir de altını çok dolduramamışlar. O nedenle tedavi protokolüne de girememiş. 

Tabii içimi bir kurt kemirmedi değil. Hatta kitabı baştan bir okuyayım, acaba neyi kaçırdım diye de meraktan öldüm. Gel gör ki; kitabı birilerine vermişim ve geri gelmemiş. Ya da kitaplığım öyle bir karışmış ki; ben kitabı bulamıyorum. Haydi hayırlısı diyorum kendime. Kitabı bulursam, kesin tekrar okuyacağım. Çok aklıma takıldı, neyi kaçırdım diye? Neyi kaçırdığımı bulursam paylaşacağım. Bu konuyada nereden geldin diyecek olursanız da; eğitim meraklısı olunca, bu ara sürekli önüme aile dizimi eğitimleri düşüyor da ondan. 




Sevgi ve ışıkla kalın…

Persephone