11 Aralık 2012 Salı

Kırlangıcın Aşkı


Kırlangıcın biri, bir adama aşık olmuş. Pencerenin önüne konmuş, bütün cesaretini toplamış, röfleli tüylerini kabartmış, güzel durduğuna ikna olduktan sonra küçük sevimli gagasıyla vurmuş .''Tık...Tık..Tık...''
Adam içeride kendi işleriyle uğraşıyormuş. Çok meşgulmüş! Dönüp cama bakmış. Kimmiş onu işinden alıkoyan? Minik bir kırlangıç! Heyecanlı kırlangıç, telaşını bastırmaya çalışarak derin bir nefes almış, şirin gagasını açmış sözcükler dökülmeye başlamış:
-Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedeninini niçinini sorma. Uzun zamandır seni izliyorum. Bugün cesaret buldum konuşmaya. Lütfen pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım.
Adam birden parlamış.
-Yok daha neler? Durduk yerde sen de nerden çıktın şimdi? Olmaz alamam, demiş.
Gerekçesi de pek sersemceymiş.
-Sen bir kuşsun! Hiç kuş, insana aşık olur mu?
Kırlangıç mahcup olmuş. Başını öne eğmiş. Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek bir kez daha şansını denemiş;
-Adam, adam! Haydi, aç artık şu pencereni. Al beni içeri! Ben sana dost olurum. Hiç canını sıkmam.
Adam kararlı, adam ısrarlı;
-Yok yok ben seni içeri alamam, demiş.
Biraz da kabaymış, lafı kısa kesmiş.
-İşim gücüm var, git başımdan.
Aradan bir zaman geçmiş, kırlangıç son kez adamın penceresine gelmiş;
-Bak soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi, al beni içeri. Yoksa sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım. Çünkü ben ancak sıcakta yaşarım. Pişman olmazsın, seni eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnızsın, yalnızlığını paylaşırım, demiş.
Bazıları gerçekleri duymayı sevmezmiş. Adam bu yalnızlık meselesine içerlemiş. Pek sinirlenmiş.
-Ben yalnızlığımdan memnunum, demiş.
Kuştan onu rahat bırakmasını istemiş. Düpedüz kovmuş. Kırlangıç, son denemesinde de başarısız olunca, başını önüne eğmiş, çekip gitmiş. Yine aradan zaman geçmiş. Adam, önce düşünmüş, sonra kendi kendine itiraf etmiş;
-Hay benim akılsız başım, demiş. Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki?Şimdi böyle kös kös oturacağıma keyifli bir vakit geçirirdik birlikte.
Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş. Yine de kendi kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş.
-Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir. Beni seviyor nasılsa. Ben de onu içeri alır, mutlu bir hayat sürerim.
Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama onunki hiç görünmemiş. Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç yokmuş! Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış. Sonunda danışmak için bir bilgeye gitmiş. Olanları anlatmış. Bilge gözlerini adama dikmiş ve demişki;
-Kırlangıçların ömrü altı aydır, evlat!!
Alıntı...

Yağmurlu soğuk bir kış gecesine uyuyup, güneşli bir yaz sabahına uyanınca insan, stres yüklü geçen bir yılın, meleklerin ışığını üzerinizde parlatacağı yeni yıllara gebe olduğuna dair umudunuzu arttırıyor....
Hele hele bir de yorgun bir yılın sonuna gelmişseniz...

Yüreğinizi ısıtan sevgi ve dostluklara kucak açmanız ve sıkıca sarılmanız dileğiyle...

Bir yastık altı hikayesi
Sevgi ve ışıkla kalın...
Persephone












 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder