22 Haziran 2014 Pazar

Bağlılık Ağları

Bilim insanlarına göre, insan kalbinin arazisinde, hepsi de bizi kendine yönlendiren en az üç bağımsız ama birbiriyle ilişkili beyin sistemi devreye girmektedir. Sinirbilim, sevginin gizemini çözebilmek için bağlılık, ilgilenme ve seksle ilgili sinir ağlarını birbirinden ayırır. Bunların her biri farklı beyin kimyasallarıyla beslenir ve ayrı bir sinir devresinden geçer. Her biri sevginin farklı türlerine kendi kimyasal baharatını katar.
Bağlılık, kimlerden yardım bekleyeceğimizi belirler; bunlar yanımızda bulunmadıklarında yokluğunu en çok hissettiğimiz insanlardır. İlgilenme, en çok önemsediğimiz kişilerin bakımını üstlenme itkisi doğurur. Birine bağlılık duyduğumuz zaman, ona sarılırız; ilgilendiğimiz zaman, gereksindiği şeyleri sağlarız. Sekse gelince sekstir işte.
Bu üç şebeke, her şey yolunda gittiği taktirde, Doğa'nın türlerin devamını sağlamaya yönelik tasarımını sürdüren zarif bir denge içinde birbiriyle etkileşir. Sonuçta, seks tek başına işi başlatmaya yarar. Bağlılık, yalnızca bir çifti değil, aileyi de bir arada tutan yapıştırıcı işlevini görür. İlgilenme ise bütün bunlara, çocuklarımızın büyüyüp kendilerinin de çocuk sahibi olabilmeleri için, soyumuzdan gelenlere bakma itkisini ekler. Sevginin bu üç kolunun her biri, insanları farklı biçimlerde birbirine bağlar. Bağlılık, ilgilenme ve cinsel çekimle iç içe geçtiğinde, tam kapsamlı bir aşk ilişkisinin tadını çıkarabiliriz. Fakat bu üç koldan biri eksikse, romantik sevgi tökezler.
Temeldeki bu sinirsel donanım, değişik bileşimler halinde sevginin-romantik aşk, aile ve ebeveyn sevgisi gibi-farklı türlerinde olduğu kadar; ister arkadaşlık, ister şefkat ya da sadece bir kediye gösterilen düşkünlük şeklinde olsun, bağlantı kurma yetilerimizde de etkileşime girer. Bunun uzantısı olarak, aynı devreler şu ya da bu ölçü de-ruhsal yakınlık ya da açık hava ve ıssız kumsallarda duyulan özlem gibi-daha geniş alanlarda da rol oynayabilir.
Sevgiyle ilgili bir çok sinirsel patika alt yoldan geçer; salt bilişe dayanan dar bir sosyal zeka tanımına uyan biri, bu noktada yolda kalacaktır. Bizi birbirimize bağlayan sevgi güçleri, rasyonel beynin ortaya çıkmasından önce oluşmuştur. Sevginin nedenleri korteksaltı bölgelerle ilişkisi olmuştur, uygulaması ise özenli bir planlamayı gerektirebilir.Dolayısıyla yeterince sevmek, tam bir sosyal zekayı gerektirir. Bu yollardan biri ya da öteki, tek başına güçlü, doyurucu bağlar kurmaya yetmeyecektir.
Sevgiyle ilgili bu karmaşık sinir ağının çözülmesi, kendi kafa karışıklıklarımızla sorunlarımızın bazılarına ışık tutabilir. Sevmenin bu üç ana sisteminden-bağlılık, ilgilenme ve cinsellik-her biri kendi karmaşık kurallarını izler. Belirli bir anda, bu üçünden herhangi biri-sözgelimi, bir çift sıcak bir beraberlik duygusu yaşarken, ya da bir bebeği kucaklarken, ya da sevişirken-yükselişe geçebilir. Bu üç sevgi sistemi hep birlikte işlediklerinde, aşk ilişkisini besleyerek en doyurucu hale getirirler: Karşılıkla bir uyumun geliştiği, huzurlu, şefkatli ve tensel bir bağlantı kurulur.
Böyle bir birlik oluşturmanın ilk adımı, arama ve keşfetme biçiminde, bağlılık sistemini devreye sokar. Gördüğümüz gibi, bu sistem en erken bebeklik döneminde çalışmaya başlayarak, bir bebeği başkalarının, özellikle de annesinin ve diğer bakıcılarının himayesiyle ilgisini aramaya sevk eder. Ayrıca hayattaki ilk bağlılıklarımızı kurma şeklimizle, bir sevgiliyle ilk bağlantımızı kurma şeklimiz arasında çok ilginç koşutluklar vardır.

Daniel Goleman
Sosyal Zeka


SEVGİ ve IŞIK'la kalın...
Persephone          

2 yorum:

  1. Bağlılığımızın bile bilimsel açıklaması varmış :)
    Çok düşündüren ve bilgilendirici bir yazı olmuş çok sevdim :)
    Öpüyorum seni kocamaaan :*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hehe işte insanoğlu halen keşfedilmemiş bir dünya...sergilediğimiz her davranışın bilimsel bir açıklaması var:))))Devamı yakında:Pp Sevgileeeer canım ben de seni öpüyorum...

      Sil