Carfax Manastırı'nda ışıklar yanıyor. Dedikodulara göre yıkıntılar egzantirik bir Avrupalı soylu beyefendi tarafından satın alınmış. Geceleri sisin arasında hareket eden tuhaf yaratıklar görülüyormuş. İnsanlar geceleri köpeklerin ulumaları ve pencerelerine çarpan yarasaların kanat çırpınışlarına benzer sesler nedeniyle rahat uyuyamıyorlarmış. Kentin en iyi evlerinde yaşayan genç kadınlar kendilerini tedirgin ve yorgunluktan tükenmiş hissettikleri karabasanlardan uyanıyorlarmış. Kimileri de hiç uyanmamış.
Fena halde yanlış giden bir şey var, ancak olup bitenlere uygun tek açıklama da gündüz aydınlığında batıl inançlı boş lakırdılar gibi geliyor kulağa. Vampirler bir efsaneden ibaret değil mi? Modern dünyada bu ölümsüz ruhların dolaşıp canlıları avlayabileceği nerede görülmüş ki?
Gece giysileri içindeki uzun boylu, esmer, yakışıklı adam gülüyor: 'Vampirler mi? Bunlar ihtiyar kadınların çocukları korkutmak için uydurdukları masallardan ibaret! 'Gözleri insanı derinlerine çeken bir ışıkla parlıyor: 'Kendimi tanıtmama izin verin, ben Kont Drakula.'
Biz burada konuşurken bile vampirler sezdirmeden size yaklaşıyorlar. Gün ışığıyla yıkanan caddelerde, ofisinizin mavimsi floresan aydınlığında, hatta evinizin sıcaklığında. İhtiyaçları onları yırtıcı hayvanlara dönüştürene kadar normal insan maskelerini takacaklar.
Onların emdikleri kanınız değil, duygusal enerjiniz.
Sakın yanlış anlamayın, burada sözünü ettiğimiz, bir fiske darbesiyle uzaklaştırabileceğiniz, el fenerinizin ışığına gelen ufak böcekleri andıran gündelik rahatsızlıklar değil, onları 'ben önermeli cümlelerle' rahatça savuşturabilirsiniz. Bunlar karanlığa özgü yaratıklar. Sizi yalnızca rahatsız etmekle kalmaz, aynı zamanda hipnotize ederler, ta ki siz ağlarına takılana dek verdikleri yalan sözlerle aklınızı bulandırırlar. Duygusal vampirler önce içinize sızar, sonra içinizi boşaltırlar.
İlk bakışta sıradan insanlardan daha iyi görünürler. Romanyalı kont kadar etkileyici, sevimli ve yeteneklidirler. Onları seversiniz, onlara inanırsınız, onlardan başkalarından beklediğinizden daha fazlasını beklersiniz ve sonunda sizi ele geçirirler. Onları yaşamınıza davet eder, sizi boynunuzda bir ağrıyla, kanınız emilmiş, cüzdanınız bomboş ya da kalbiniz kırık bırakıp, gecenin içinde yitene kadar da yanlışınızı fark etmezsiniz. Hatta kendinize sorarsınız, suç onun muydu, benim mi?
İşte onlar: Duygusal Vampirler.
Hiç böyle bir tanıdığınız var mı, hiç karanlık güçlerini yaşamınızda hissettiniz mi?
İlk bakışta kusursuz görünen, tanıdıkça tam bir karmaşa oldukları ortaya çıkan insanlarla karşılaştınız mı?Ucuz bir neon lambası gibi bir sönüp bir parlayan ışıklarıyla kör oldunuz mu? Geceleri kulağınıza büyülü sözler fısıldayıp, gün doğmadan hepsini unutan bir sevgili olmadı mı yaşamınızda?
Hiç kanınız emilmedi mi?
Duygusal vampirler geceleri tabutlardan doğrulmaz. Sizin sokağınızda yaşarlar. Yüzünüze gülüp arkanızdan konuşan komşunuz, skor aleyhine dönene kadar yıldız oyuncu olan takım arkadaşınız; bu insanlar işler istedikleri gibi gitmediğinde öyle bir huysuzlaşır ki üç yaşındaki bir çocuğu bile şaşırtırlar.
Duygusal vampirler ailenizde de olabilir. Hiçbir işte tutunamayan kayınbiraderiniz... Kendisini yorgun düşüren ve bir türlü teşhis edilemeyen tuhaf bir hastalığa yakalanıp da, bakımınıza muhtaç olana kadar herkesin yardımına koşan silik, neredeyse görünmez teyze... Sürekli keyfinize bakın deyip, durmadan kendilerini memnun etmenizi bekleyen sevgili, fedakar ana-babanızın sözünü etmeye gerek var mı peki?
Hatta bu vampir yatağınızda da olabilir.Bir an sevimli, sevgi dolu, espriler yapan bir partnerken, bir sonraki an mesafeli soğuk bir yabancıya dönüşür...
Duygusal Vampirler
Dr.Albert J. Bernstein
Sevgi ve ışıkla kalın...
Persephone
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder