4 Şubat 2013 Pazartesi

ÖLÜM

Doğan Cüceloğlu'nun eğitimdeki katılımcılarla aralarındaki konuşma:
Cüceloğlu:Arkadaşlar,aranızda ölümcül hastalığı olan var mı?
Katıtlımcılardan Biri:Allah'a şükür,hocam,bildiğimiz kadarı ile yok.
Cüceloğlu:Ne güzel!Peki,bana,istisnasız tüm insanların,yani altı milyar insanın da başına geleceği garanti bir şey söyler misiniz?Cevap neredeyse otomatik olarak çıkar.
Katılımcılardan Biri:ÖLÜM.
Cüceloğlu:Gerçekten de ölüm tüm insanların başına kesinlikle gelmiştir,ama bundan sonra gelmesi kesin tek şey ölümdür.Peki, madem öleceğimiz garanti,bu benim ölümcül bir hastalığım olduğunu göstermez mi?
Katılımcılar burada sessizce,başlarıyla onaylamaya başlar.Öleceğim belli ise benim ölümcül bir hastalığım olduğuda açıktır.Şu şekilde devam ederim:Peki,ne zaman öleceğimizi biliyor muyuz?
Katılımcılardan Biri:Hayır.
Cüceloğlu:Şu saniye içinde olma olasılığı var mı?
Katılımcılardan Biri:Var.
Cüceloğlu:Yarın?
Katılımcılardan Biri:Evet.

Cüceloğlu:30 yıl sonra?
Katılımcılardan Biri:Olabilir.
Cüceloğlu:Peki bunlardan hangisinin sizin başınıza geleceğini biliyor musunuz?Mesela bu akşam eve sağ salim varacağınızı nereden biliyorsunuz?
Sınıf sessizce dinlemeye devam eder.Çünkü genellikle yaşama hiç böyle bakmamışlardır.
Cüceloğlu:Peki bir de tersini düşünelim,bu akşam eve döndüğünüzde,bu sabah evden çıkarken sağ salim bıraktıklarınızı sağ bulma garantiniz nedir?Var mıdır böyle bir garanti? 
Katılımcılardan Biri:Yoktur hocam.
Cüceloğlu:Peki nereden biliyoruz,az sonra telefonumuzun çalmayacağını ve evdekilerden birinin az önce öldüğünün bize söylenmeyeceğini?
Katılımcılar burada rahatsız olmaya başlarlar.
Katılımcılardan Biri:Hocam konuyu değiştirsek?
Cüceloğlu:Ama en yalın ve açık gerçek üzerine konuşuyoruz,biraz daha devam edelim bence.Peki,acaba bunu dün gece bilseydiniz,yani evde akşam birlikte olduğunuz kişilerden birinin yarın ölüm günü olduğunu bilseydiniz,o zaman aynı dün gece olduğu biçimde mi geçirirdiniz?Yoksa farklı şeyler mi yapardınız?
Katılımcılardan Biri:Kesinlikle çok farklı geçerdi hocam.
Cüceloğlu:Şimdi sizden rica ediyorum,lütfen bir an arkanıza yaslanın,gözlerinizi kapatın ve bu sabah evden çıkarken evde bıraktığınız birinin gerçekten öleceğini düşünün,dün akşamı nasıl geçirirdiniz?Aynı iletişim mi olurdu?Onunla aynı konuları mı konuşurdunuz?Aynı konular,tartışma ya da gerginlik konusu yaratır mıydı?Yoksa önemsiz hale mi gelirdi?Onun boynuna sarılmakta tereddüt eder miydiniz?Çok sarılmaya mı,aynaya mı vakit ayırıırdınız?Ona yüreğinizin taa derininden gelen bir 'Seni gerçekten çok seviyorum' demeye ne gerek var diye düşünür müydünüz?Onun ölecek olması sizin ona duyduğunuz sevgiyi yoğunlaştırmaz mıydı?
Burada bazı katılımcıların ağladığı olur.Belli ki dün akşam yaptıklarından bir kısmının ne kadar anlamsız olduğunu fark etmiştir.
Cüceloğlu:Şimdi gözlerinizi açabilirsiniz,acaba kaç tartışmamızı bu kadar gereksiz biçimlerde yapıyoruz,kaçı gerçekten yaşamda karşımızdakinin varlığından daha önemli,hangilerine 'Şimdi kalbini kırdım,ama zaman içinde ben ondan özür dilemesini bilirim,'diye kendi kabuğumuza çekilip tartışmaları donduruyoruz.Yarattığımız kırgınlıkları tamir etme olanağımız gerçekten var mı?Buna zamanımız gerçekten kaldı mı?

Sevgi ve ışıkla kalın...
Persephone 

  





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder