17 Temmuz 2014 Perşembe

Ne Çıkar Ateş Böceği Sansalar Beni




Düşünüyorum da,
Sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek.
Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi,
Cesaretsizliğimizin anlaşılması,
Korkularımızın paylaşılması
Sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti.
Kabuklarımızın altında
Kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız.
Ve ne kadar güçlü korunuyoruz, kalkanlarımızın ardında.
Hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden.
İstiridyeler, deniz minareleri, midyeler.
Kirpiler ve kaplumbağalar gibi.
Sahi koruyor mu bu çatlamamış sert kabuk?
Kimse incitemiyor mu, duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi?
Yoksa zarar mı veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize..?
Hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor gerçek kimliğimizi,
Duyularımızı bastırıyor, elele tutuşmamızı engelliyor mu?
Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak
Ne çıkar ateş böceği sansalar beni..?
Belki en hoyrat yürek bile, ateş böceğinin o uçucu, masum, sevimli çocuksuluğuna el kaldırmaya kıyamaz?
Güçlü kapıların arkasına kilitlesem kendimi, korkaklığımı, sevgi isteğimi
En insani yönlerimi kayıtsızca sunabilsem, bu sert kabuğun ağırlığından kurtulup, bir kuş gibi uçacağım özgürce.
Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine.
O da çözülecek belki samimi ve güvenliksiz, silahsız biriyle göz göze gelince.
Oysa bir görebilsek bunu, kalmadı böyle insanlar demesek.
Güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak.
Kırılmaktan korkmasak.
İncinsek yaralansak.
Ne olur bir darbe daha alsak.
Yeniden açsak kendimizi, atabilsek o kabuğu
Denesek
Risk alsak
Yanılsak
Farketmez
Tekrar tekrar bıkmadan denesek ve kucaklaşsak yeniden, tıpkı eskisi gibi.
Ne olduğunu anlayamadığımız o onbeş yıldan öncesi gibi.
O zaman farkedeceğiz.
Ne kadar özlediğimizi birbirimizi.
Neler biriktirdiğimizi,
Kaybolan değerlerimizi ne kadar özlediğimizi
Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa.
Vakit az, paylaşmak, sarılmak için.
Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır.
Yüreği daha fazla küstürmemek lazım.
Sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan.
Ve koşullar bir türlü düzelmeyen.
Sevgiye çok ihtiyacımız var.
Ufukta kar bir kış görünüyor.
Ancak birbirimize sokulursak atlatırız o günleri.
Kırın o sert ağır kabuklarınızı.
Kurtulun bu yükten.
Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize.
Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri.
Hem hepimiz bir yıldızız.
Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi.  

Rabindranath Tagore

SEVGİ ve IŞIK'la kalın...
Persephone 

10 yorum:

  1. O son iki satırla noktayı koymuş ama :)
    Çok güzeldi biraz cesaret işte :)
    Öpüyorum kocaman :

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi;) Kırılmalı artık insanların kabığu;) Açık yürekli olmalı... Sevgiler... Öperim en kocamanından ;)

      Sil
  2. şu buhranlı halime nasıl uydu var ya bu :(

    YanıtlaSil
  3. Ah be can aynen bana da iyi geldi;)

    YanıtlaSil
  4. Duygulara tercüman Tanrıçam benim öperim güzel yanaklarından :*

    YanıtlaSil
  5. İwit kelebeğim:) Ben de öperim yanaklarından... Sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. baharcım bu harika yazı çok etkileyici
    düşsek de kalkıyoruz bir neden bularak değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok sevdiğim bir yazı... aynen öle be canım... ya bir şeylere tutunuyoruz ya da var gücümüzle zorluyoruz kendimizi düştüğümüz yerden kalkmak için...

      Sil
  7. Kırın o sert ağır kabuklarınızı.
    Kurtulun bu yükten.
    Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize.
    Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri.


    belki yalnızlık daha güzeldir... daha hayırlıdır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalnızlık da güzel... Ama uzun boyutlu yalnızlıklar hastalıklı bir durum ne yazık ki... Neden insan uzun süreli bir yalnızlığa mahkum etmek ister ki?

      Sil