Yine tuhaf duyguların depreştiği, tuhaf bir gündeyim. Buradan eski dostlar bilir, yine sorguladığım günlerden birindeyim.
Hayat garip. Aklından bile geçiremeyeceği şeyler yaşayabiliyor insan. Yürüdüğümüz hayat yolunda iyi kötü her sürprize hazır olmalı. Hayatın bizim için ne gibi planları var, bilmek zor.
Şu son bir yılda, bunları ben mi yaşadım? Bu yaşananlarla ben mi baş ettim? Gerçekten inanmak bana bile bazen zor geliyor. Diyorlar ki; ‘Allah kimseye baş edemeyeceği yük vermezmiş’. Belki de doğrudur.
Ooo ne tatlı hayatın var, diyenlerin yüzdesini düşününce, dudağımda he canım he cinsinden bir kıvrım beliriyor. Çok tatlı. Gel beraber yürüyelim bu yolu!
Sosyal medya hayatımıza girdi gireli, bir şeyler ters gidiyor. Mutlu hissettiğin anları paylaştığında, sanki her günün öyle geçiyormuş izlenimi tuhaf ötesi. Ne yapayım? Ağladığım, üzüldüğüm anları mı paylaşayım? Benim de insan olduğumu anlamanız için! Ben de her insan gibi zorluklar yaşayabiliyorum yani! Belki de sizin hiç kaldıramayacağınız cinstendir yaşadıklarım! Nereden biliyorsunuz? Demek istiyorum ve tabii ki demiyorum.
O saçma önyargılarla yaşamak zorundayız sanırım. Pek bir şeylerin değişeceği yok gibi. Hele bizim nesilin hiç değişeceği yok! Umudum ‘Z kuşağı’. Onlarla beraber bir şeyler değişiyor. Göreceğiz. Elalem ne der neslinden, kim ne derse desin nesline geçiyoruz, çok şükür.
Ne diyeyim, hayat hepimiz için bir şekilde akıyor işte. İyisiyle kötüsüyle. Hayat her birimize keyifli günler sunsun. Hayatın akışında, şu kısacık ömrümüzün tadını çıkaracak insanlar çıkarsın karşımıza. Yoksa hayat dediğin nedir ki! Cemal Süreya kısaca özetlemiş; ‘Hayat kısa, kuşlar uçuyor’.
Sevgi ve Işıkla kalın
Persephone