16 Aralık 2016 Cuma

Var Olan Tek Şey Zihindir

İnsan dış dünya ile zihni arasındaki bağı doğru değerlendirmediği gibi zihin hallerinin denetiminin elinde olduğunu da bilmiyor. Dış dünya zihnin hallerini şekillendirirken zihnin de dış dünyayı şekillendirdiğinin farkında değil.
Dış dünya, üzerinde öz hakimiyet kazanılmamış bir zihni şekillendirirken, ona ne hissedeceğini emreder. Aslında zihne ne hissedeceğini söyleyen dış dünya yine kendi zihnimizin bir ürünüdür.
Zihnin öz denetim kazanmamış halinin bir ürünü olarak yaratılır. Bu yaratım geçmiş hayatlardan gelen etkilerin bu yaşamda ve bugünde sonuç vermesi şeklinde olduğu gibi aynı zamanda şimdiki zamanda zihnimizi nasıl kullandığımız tarafından da belirlenir. Kısacası hayatımız ve dünya olarak tanımladığımız deneyimlerimiz zihnimiz tarafından yaratılmaktadır.
İnsanın bilmediği şey ise aynı dış dünya deneyimine iki farklı şekilde tepki veren zihnin olaylar zincirini iki farklı yöne doğru hareket ettireceğidir. Zihin dış dünyadaki belli bir olaya + olarak tepki verdiğinde A sonucuna neden olurken, — olarak tepki verdiğinde B sonucuna neden olur. Dolayısıyla da zihnimiz olaylara verdiği tepkilerle ve yaşamı nasıl algılamaya karar verdiyse dış dünyaya ya da yaşama o yönde şekil verir.
Burada insanın yanılgısı zihnin de dış dünyanın da bizim denetimimizin ötesinde olduğunu sanmasıdır. Elbette burada dış dünyadan kastedilen şey tüm dünya değil bireysel olarak algılanan dünya ve bu dünyanın birey üzerindeki etkileridir. Bu anlamda anlaşılması gereken hayati konu zihnin, eğer farkındalık ile konsantrasyon kaybolursa ve doğru anlayış geliştirilemezse dış koşullar tarafından yönetileceği ama eğer farkındalık ile konsantrasyon geliştirilir ve doğru anlayış kazanılırsa o zaman zihnin denetiminin kişinin eline geçeceğidir.
Doğru anlayış, hissedilen ya da deneyimlenen her olgunun düşünceler tarafından tetiklenen ve beklentilerle desteklenen duygulardan meydana geldiğinin anlaşılmasıdır. Eğer belli bir beklenti varsa, bu beklenti çok doğal olarak belli bir düşünceyi ve bu düşünce de çok doğal olarak belli bir duyguyu yaratır. Örneğin eğer mutlu olma beklentimiz varsa ve eğer dış koşullar uygun olmadığı için mutlu olamıyorsak bu durum bizde mutsuzluk yaratıcı düşünceleri doğuracak ve bu düşünceler de mutsuzluk olarak deneyimlediğimiz bir duygu durumunun yaratılmasını sağlayacaktır. Bu duygu hali çok doğal olarak dış dünyaya verdiğimiz tepkileri değiştirecek ve bizi mutluluğa ulaşmak için stratejiler geliştirmeye zorlayacaktır. Bu stratejiler mutluluğa ulaşmak için rüşvet vermekten, olmadığımız bir insan gibi davranmaya, tehdide, akıl oyunlarına, çalmaya, yalan söylemeye, endişeye, kedere kadar bir sürü ehil olmayan yöntemi ve davranışı kullanmamıza sebep olacaktır. 
Ehil olmayan yani ustalıklı olmayan, doğru sonucu veremeyen bu yaklaşımlar sürekli stresle, beklentiyle ve tatmin olamama halinde yaşamamıza sebep olacaktır. İşte bu ıstıraptır. Dolayısıyla da ehil olmayan zihin halleri ve bu hallerden doğan ehil olmayan davranışlar bizi ıstıraba yönlendirecektir.
Oysa, tutunmamak, bırakmak, olgular arasındaki bağlantıları, neyin acı verici neyin haz verici olduğunu doğru anlamak ve zihnin kısa vadede değil, uzun vadede yavaş yavaş eğitilerek, kendiliğinden reflekslerle ehil tepkiler vermesini sağlamak bizi kendimizi tatmin hissettiğimiz, neşeli ve halinden memnun olduğumuz bir var oluş haline ulaştıracaktır. Tatmin ve neşeli bir zihin şüphesiz ki dış dünya ile iletişimimizde çok daha farklı, çok daha iyi sonuçlar verecek olaylar dizisi yaratarak yaşamımızı mutluluk yaratan bir şekilde düzenlememizi ve yaratmamızı sağlayacaktır.
Aslında anlaşılması gerekir ki, ne dış dünya vardır ne de iç dünya. Var olan tek şey zihindir.
Yazar: Cem Şen
SEVGİ ve IŞIK'la kalın...
Persephone

22 yorum:

  1. Zihnimiz aslında hayatımızı şekillendiren olgu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne düşünürsek onu yaşıyoruz.. Sevgiler...

      Sil
  2. Felsefede bir Berkeley vardı. Var olanı zihni istediği için var saydığını savunuyordu. Okuyalı çok oldu, yaklaşık böyle bir şeydi. Kimseler onu çürütememişti. Ama kendileri çürüyüp, sağlıklarını kaybetmişler yanlış hatırlamıyorsam o çabada.

    Bir de Miletli, Zenon. İkisinin öne sürdükleri bana hep çok ilginç gelmiştir. Özellikle Zenon...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru hatırlıyorsunuz... George Bekeley, doğuştan düşünceler bulunmadığını, tüm fikirlerimizin algısal deneyin sonucu olduğunu ve bilgimizin duyular yoluyla sahip olduğumuz fikirlerden oluştuğunu savunur...
      Zenon da benzer şeyi savunur, zihin doğduğumuzda boş bir levhadır ve dış dünyadan edindiğimiz algılarla bu levhayı doldururuz... Sevgiler...

      Sil
  3. Çok aydınlatıcı bir yazı. Birkaç kez okuyacağım. Çok teşekkürler. Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  4. Çok çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler yazar Cem Şen'e 😊 Sevgiler...

      Sil
  5. çok güzel bir yazı.. bloğunuzu takibe aldım ben de beklerim:)

    http://cikolataliguzelliknotlari.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldiniz... Gelirim ziyaretinize... Sevgiler...

      Sil
  6. Eline kalemine sağlık. Çok beğendim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar Cem Şen'in kalemine sağlık... Bana ulaştırmak düştü.... Sevgiler...

      Sil
  7. Çok farklı bir yaklaşım olmuş. Sizin düşündüğünüz gibi de düşünmek lazım.

    YanıtlaSil
  8. Cem Şen'i çok severim.Yazıları da önemli :) Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli yorumunuz için ben teşekkür ederim🙏🏻 Sevgiler...

      Sil
  9. hımmm her şey kafamızda yani ha.

    YanıtlaSil
  10. Zihin çok mühim. Tabi, zihin dolayısıyla mı duygular açığa çıkar, ruh varlığı işin neresinde o kısım biraz tartışılabilir.
    Güzel bir paylaşım, sakin kafaya okumak için bekletmiştim iyi olmuş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok tartışılacak yanı var hepsinin... Sevgiler...

      Sil
  11. Kafa nereye biz oraya mı yaniiii :)))

    YanıtlaSil