4 Ağustos 2015 Salı

Mutlak

Gözümüzün önündeki güzellikleri görmekten ne kadar da uzağız. Kafamızda şekillendirdiğimize uydurmak istiyoruz herşeyi... Oysa ki varolduğu şekliyle güzel bir çok şey... Öyle seviyor, sonra onları yoğurup başka bir varlığa dönüştürmeye çalışıyoruz. Olduğu gibi sevmekte başarısısız... Yetinmiyor insanoğlu... Elmayı armuta dönüştürmek istiyoruz her nedense. Hayatın şekillendirmesi yetmezmiş gibi, oynuyoruz elimizdekilerin genleriyle. Keyif aldığımızı zannederek yanılıyoruz. Meydana gelen, yarattığımız bizi hiç memnun etmiyor yine de durduramıyoruz benliğimizi. Yenemiyoruz değiştirme içgüdüsünü... Öyle sevmiştik o eşyayı, o giysiyi, o gıdayı, o insanı... Şimdi niye onca çaba?
Elindekilere değer vermeli, sevgisini katmalı insan, olduğu gibi benimsemeli, bütünleşmeli... Daha iyisine ulaşma çabası yorar, çünkü; daha iyilerin sonu yok... En iyisi dediklerimizi dahi değiştirmeye çabalıyorsak demek ki daha iyi hep sonsuzluktur... En iyiyi kendimizde aramak en doğru yoldur, iyiyi daha iyiyi kendi dışımızda değil, içimizde aramalı... Sevgiyi sarıp sarmalamalı, Agape'nin sıcak kucağına bırakmalı insan kendini...
Unutulmaması gereken en önemli şey ise ''Mutlak!'' Gerisi hikaye...
Mutlak; birinin en küçük hareketinin, başka birilerinin hayatını etkileyen devasa bir neden-sonuç ilişkisidir... Harekete geçmeden önce durup düşünmek, dokunduğumuz hayatları yıpratmayı bir miktar engelleyebilir belki de...

SEVGİ ve IŞIK'la kalın...
Persephone