30 Eylül 2020 Çarşamba

Leonardo Ve Son Akşam Yemeği



Paulo Coelho kaleminden bir hikaye;

Leonardo da Vinci `Son Akşam Yemeği` isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı. İyi`yi İsa`nın bedeninde, Kötü`yü de İsa`nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda`nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı.

Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti. Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi. Aradan üç yıl geçti. `Son Akşam Yemeği` neredeyse tamamlanmıştı, ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı.

Leonardo`nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı. Günlerce aradıktan sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.

Leonardo, yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi. Çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı. Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu..
 
Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi:  `Ben bu resmi daha önce gördüm...`
`Ne zaman?` diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı..
`Üç yıl önce` dedi adam. `Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce... O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum. Pek çok hayalim vardı. Bir ressam beni İsa`nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti...`

İyi ve Kötü`nün yüzü aynıdır...
Her şey, insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır...

Paulo Coelho

SEVGİ ve IŞIK’la kalın...

Persephone

26 Eylül 2020 Cumartesi

ERNEST HEMİNGWAY’DEN YAZAR OLMAK İSTEYENLERE 7 SIR



1. Yazmaya, tek bir gerçek cümle ile başlayın.

2. Her zaman, daha sonra neler olacağını biliyorken güne son verin.

Yazıya ara vermek için en doğru zaman, her şeyin iyi gittiğine emin olduğunuz zamandır. Günlük kelime kotası koyup buna uymaya çalışmaya gerek yok. Hayal gücünüzün tükendiğini hissettiğinizde değil de, bir sonraki adımda ne olacağını biliyorken durmak en doğrusu. Eğer her gün bu şekilde çalışırsanız, bir romanı yazarken asla takılıp kalmazsınız. Hatırlamak, en değerli şeydir.

3. Asla, üzerinde çalışmadığınız bir hikayeyi düşünmeyin.

4. Tekrar yazmaya, en son yazdığınızı okuyarak başlayın.

5. Bir duyguyu tarif etmeyin, onu yaratın.

6. Kalem kullanın.

Hemingway, dergi ya da gazete için bir yazı yazması gerektiğinde genellikle daktilo kullanırdı fakat ciddi işleri için kalemi tercih ederdi.

7.Kısa olun

Kaynak: www.mecmua.com

SEVGİ ve IŞIK’la kalın...

Persephone

22 Eylül 2020 Salı

Biliyorum

Yazıp yazıp siliyorum. Düşüncelerim uçuşuyor, parmaklarım yazmaya direniyor. Çok uzun zaman olmuş bir şeyler yazmayalı. Ama şu an yazmaya çok ihtiyacım var, kendimi teselli etmek isteği belki de bu. 
Neden her şey üst üste gelmek zorunda? Dedikleri gibi negatif enerji yaymaya başlayınca, çekiyor muyuz sorunları hayatımıza? İnsanda durduk yerde “dur bir pozitif olayım”diyemiyor ki. 
Neyse ne işte. En azından biliyorum her şeyin geçeceğini. Yaşarken hiç bitmeyecekmiş gibi gelsede, eninde sonunda bitiyor. Çok tecrübe edindim bu hayatta. Bitmez dediğim sıkıntılar bitti ve ardından baktığımda gözümün korktuğu kadar değilmiş dedim her defasında. Yine geçecek biliyorum. Ama su gibi aksın istiyorum mümkünse. 


SEVGİ ve IŞIK’la kalın...
Persephone

14 Eylül 2020 Pazartesi

TAŞ

İlk benim yüzüme rastladınız, en eskisiyim buranın.

Karnıyım dünyanın. Yeryüzünün ağrısı bendedir.

Kum ve kayaç benim.

Issızlık bilgisiyim ben, sessizlik bilgisi.

Durmanın ve kalmanın büyük planıyım.

Her şeyi gördüm, her şeyi. Suyun gidişini,  ağacın çiçeklenişini.

Tekrar tekrar gördüm ben daha da görürüm. Büyük zaman,
benim.

Denizler dalgalar dövdü beni, sert rüzgarlar yurt bildi
zirvelerimi.

Kırıldım, söküldüm, ufalandım;  döndüm bitiştim tekrar kendime

açsan, kırsan, baksan; bütün yeryüzü, her zerremde.

Taş taşıdım, içim kendimden yorgun benim, dilim çok uzun bir
yankı.

En eskisiyim ben buranın.


Birhan Keskin


SEVGİ ve IŞIK’la kalın...