19 Ocak 2015 Pazartesi

HASAN DEDE

Hasan dede her zaman ki gibi evinin sokağa bakan camının köşesinde oturmuş olan biteni izliyor... Güneşli güzel bir gün, çocuklar güneşli havayı görünce dökülmüşler sokağa... Ne güzel de koşuşturuyorlar, çocuklar işte ey gidi ey... Annesi Ecrin'e sesleniyor ama Ecrin oralı değil... Furkan Batuhan'a bağırıyor : ''Tutsana şu topu...''  Nursu ve Kübra ip atlamak için Büşra'ya sesleniyor: ''Hadi artık gel, seni bekliyoruz...'' Bizim zamanımızda isimler böyle miydi? Ayşe, Emine, Fatma, Ahmet, Hüseyin, Ali gibi isimler vardı... Zamanla ne kadar çok şey değişiyor diye düşündü Hasan dede, isimler bile... Buruk bir gülümseme belirdi yüzünde...
Hasan dede çocukları çok seviyordu, mahallenin çocukları da onu çok seviyordu. Hasan dedenin evi binanın giriş katındaydı, çocuklar acıktı mı, susadı mı Hasan dedenin kapısını çalarlardı, alıştırmıştı çocukları buna, memnundu halinden... Çocuklar da yalnız bırakmıyordu onu, bütün ev ihtiyaçlarına, alışverişine koşuyorlardı... İyi kötü yaşayıp gidiyordu, Hasan dede seksenlerine merdiven dayamıştı ama yine de yaşına göre sağlığı iyi sayılırdı, hafif aksayan ayağı dışında...
Çocuklara bakarak derin bir iç geçirdi, ne kadar da hızlı akmıştı hayat... Bir zamanlar ben de çocuktum diye geçti aklının ucundan... Babası Fahri bey Kayseri'nin ünlü iş adamlarından, annesi Saliha'da köklü bir aileden gelmekteydi... Babası işleri büyütmeye karar verince İstanbul'a taşınmışlardı.... Güzel bir çocukluk geçirmişti, ailenin tek çocuğuydu, ailesi ikinci bir çocuğu çok istemelerine rağmen olmamıştı... Ailesi varını yoğunu Hasan'a adamış en iyi okullarda okutup, iyi bir eğitim vermişlerdi.
Çok hızlı yaşamıştı gençliğini... Zamanının bıçkın delikanlılarındandı. İyi eğitimine rağmen bir işte dikiş tutturamamıştı, babası Hasan'ı şirketin başına geçirmek istiyordu ama hovardalıklarını, vurdum duymazlığını gördükçe güvenemiyordu bir türlü. Kardeşinin oğlu Kamil'i Kayseri'den getirtmiş, onu yetiştiriyordu yanında, bir gün Hasan'ın da adam olacağını umuyordu... İşleri ona emanet etmek istiyordu ne de olsa kanıydı, canıydı... Hasan'ın gönlü kırılsa da bu duruma, aman boşver deyip devam etmişti hayatına... Yaşamıştı kendi bildiğince... Mutlu da olmuştu... Şu an ki en büyük derdi içindeki paylaşamadığı yalnızlığıydı... Etrafında çok insan vardı, konu komşu yalnız bırakmıyordu ama yetmiyordu işte... Nankörlük müydü bu düşüncesi? Yok değil, başka bir türlü yalnızlıktı onun kisi... Doldurulamaz bir yalnızlık... Çok sevmişti vakti zamanında güzel Leyla'yı... Gözünün önündeydi halen, onca yıla rağmen sanki dün gibi uzun siyah saçları, iri kömür karası buğulu gözleri, inci dişleri, ürkek gülümsemesi... Her şeyden değerli o güzel yüreği... Göz pınarlarında yaşlar birikti, yüreğinde derin bir acı hissetti Hasan dede... Leyla'nın özleminin ağırlığı altında ezildi, küçüldü, içindeki kor ateş bütün vücudunu yaktı... Leyla direnebilseydi kör olası verem illetine şimdi yanında olacaktı... Leyla'sı, çocukları, torunları ile birlikte Hasan dede çok farklı bir pencereden bambaşka bir dünyaya bakacaktı...


Sevgi ve ışıkla kalın...
Persephone

18 yorum:

  1. Yüzyıllık Yalnızlık'ı okurken karşıma çıkıverdi Hasan Dede'nin yalnızlığı.
    Boy boy,çeşit çeşit ama sen seçmedikçe çekilir dert değil yalnızlık

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalnızlık zor, insanın kendi seçimi bile olsa... Sevgiler Kadriye..

      Sil
  2. düşündüm de kim olursa yalnız olmazsın diye,....................

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de düşmanım bile olsa... Sevgiler...

      Sil
  3. Çevremizde fark edilmeyen öyle çok Hasan Dede'ler var ki. Keşke yalnızlıklarını giderebilecekleri sosyal yaşam merkezleri oluşturulabilse...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında çok şey yapılabilir ama kimsenin önceliği değil:( Sevgiler...

      Sil
  4. Merhabalar,
    Bloğunuzu çok beğendim ve izlemeye aldım. Bana da bekliyorum. Güzel paylaşımlarda buluşmak dileğiyle. Sevgilerimi bıraktımmmm…..:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim... Hoşgeldin:) Uğrayacağım... Sevgiler...

      Sil
  5. yalnızlık her yaşta zor.yaşlılıkta bin kaç daha ağır olmalı. bunu bilmeye rağmen yaşamaya engel olamıyor insan çoğu vakit.kader diyoruz geldiğimiz noktaya.kader çizgisinde yalnızlık olmaması dileğimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin diyorum Kelimelerle Dans... Sevgiler...

      Sil
  6. Bu aralar aklımdan geçen, sık düşündüğüm konulara paralel bir yazı okudum şimdi daha bir derin düşündüm.
    Güzel :))

    YanıtlaSil
  7. https://www.youtube.com/watch?v=yiUsccMLCsw

    kaybolan yıllara..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel şarkıdır di mi Safransarı;) Kaybolan yıllara... Sevgiler...

      Sil
  8. Yalnızlık en korkutucusu galiba. Hele de sona yaklaşırken.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gençken yalnızlık çekilir, hatta sevilesi bir şey olabilir ama ya yaşlılıkta? Sevgiler...

      Sil