28 Kasım 2014 Cuma

MESELE

Yaşamak zor... Herkesi mutlu etmek, sevdiklerini mutlu etmek, kendini mutlu etmek. Her daim seçimler yapmak zorunda olmak, zorunda bırakılmak. Kimi zaman kişiliğinden ödün vermek, istemeden de olsa, bu ben değilim; bunu yapamam desen de bazı şeyleri yapmak zorunda kalmak, zorunda bırakılmak. Oluyor işte istemesen de... Şartlar zorluyor benliğini...
Büyük büyük laflar etmemeli şu hayatta! Yeri  gelir çarpar yüzüne yüzüne, savurur dört bir yana yaprak gibi... Ne olduğunu anlamazsın bile...
Yüzün gülse de bedenin ruhuna dar gelir ya bazen... Anlatamazsın içindekileri, kelimelere dökmek zordur ya bazen... Dersin ki; kendine! Sus o zaman... Sus ki; sükunet iyi gelsin, hırpalanmış ruhuna... Hırçın dalgalar acımasızca düşüncelerini aşındıra dururken, susmak da yetmiyor ya bazen neyse...
Silmek, yıkmak kolay da zor olan taş üstüne taş koymak değil mi?
Olmayanı var etmek, ortaya bir şeyler koymak yoran insanı...
Yoktan var etmek... İşte bütün mesele bu!


SEVGİ ve IŞIK'la kalın..
Persephone




26 Kasım 2014 Çarşamba

AŞK'A DAİR

''Aşk sizi çağırdığı zaman, onu izleyin,
Yolları zorlu ve dik olsa da,
Kanatları sizi sardığı zaman, ona teslim olun,
Tüyleri arasına gizlenmiş kılıç sizi yaralayack olsa da,
Ve aşk sizinle konuştuğu zaman, ona inanın,
Bahçeyi tarımar eden kuzey rüzgarı gibi darmadağın etse de düşlerinizi sesiyle.
Çünkü aşk hem taç olur başınıza hem çarmıha gerer sizi.  
Hem besler büyütür hem de budar sizi.
Yücelerinize tırmanıp okşar, sever güneşte titreyen en körpe dallarınızı,
İnip sonra aşağı, sarar toprağa tutunmuş köklerinizi,
Mısır demetleri gibi derer aşk sizi,
Harman yerinde dövüp çırılçıplak bırakır.
Kabuklarıızı elemek için kalburdan geçirir,
Apak edinceye kadar öğütür sizi,
Yumuşayana kadar yoğurur;
Ve sonra atar sizi kutsal ateşine, Tanrı'nın kutsal şölenine kutsal ekmek olasınız diye.
Aşk bütün bunları, yüreğinizin sırlarına ermeniz ve bu bilgiye 'Hayat'ı yüreğinin bir parçası olabilmeniz için yapacaktır.
Fakat eğer korkularınız içinde, sadece aşkın huzurunu ve hazzını aramaksa muradınız,
O zaman çıplaklığınızı örtüp aşkın döven yerinden çıkın daha iyi.
Girin güleceğiniz ama doyasıya gülmeyeceğiniz, ağlayacağınız ama bütün gözyaşlarınızı dökemeyeceğiniz o mevsimsiz dünyaya.
Kendinden başka bir şey vermez aşk ve kendinden başkasından almaz.
Ne sahip olur aşk ne de kendisine sahip olsun ister,
Çünkü aşk yeter.
Sevdiğiniz zaman 'Tanrı yüreğimde' değil, 'Ben Tanrı'nın yüreğindeyim' demelisiniz;
Ve aşka rota çizebileceğinizi sanmayın. Çünkü sizi layık bulursa eğer rotanızı aşk çizer.
Aşkın kendini tamama erdirmekten başka bir tutkusu yoktur.
Fakat aşıksanız ve tutkularınız olacaksa mutlaka, şunlar olsun tutkularınız;
Erimek ve akan bir dere olmak ezgisini geceye söyleyen,
Tanımak aşırı muhabbetin sızısını,
Yaralanmak kendi aşk idrakinizle; kan ağlamak isteyerek ve sevinçle,
Şafak vakti kanatlanmış bir yürekle uyanmak ve minnet duymak aşkla dolu yeni bir güne,
Öğleyin dinlenmek ve aşkın coşkusun düşünmek derin derin,
Akşamleyin eve şükranla dönmek,
Ve sonra da uyumak yüreğinizde sevgiliye bir dua ve dudaklarınızda bir şükran şarkısıyla...''

Halil Cibran



Sevgi ve ışıkla kalın...
Persephone

22 Kasım 2014 Cumartesi

Çocuklar Sizin Çocuklarınız Değil


Çocuklarınız sizin çocuklarınız değildir.
Onlar kendini özleyen hayatın oğulları ve kızlarıdır.
Onlar sizin vasıtanızla gelir, ama sizden gelmezler.
Ve sizinle birlikte olmalarına karşın, size ait değildirler.
Siz onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil,
Çünkü onların kendi düşünceleri vardır.
Onların bedenlerini barındırabilirsiniz, ruhlarını değil,
Çünkü onların ruhları,rüyalarınızda bile ziyaret edemiyeceğiniz yarının sarayında yaşar.
Sizler onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz, ama onları kendinize benzetmeye çalışmayın.
Sizler, çocuklarınızı canlı oklar olarak fırlatan yaylarsınız.
Oku atanın elinde seve seve eğiliniz.

Halil Cibran


Sevgi ve ışıkla kalın...
Persephone

18 Kasım 2014 Salı

KABUSNAME




Âşık olma!

Ey oğul, âşık olmamaya çalış. Eğer ansızın âşık olursan gönlüne uyma. Çünkü gönlü aşka gönderince, kişi kendi de ona uymuş olur. Gönül şehvetine uymak, akıllı kişilerin işi değildir.

Şimdi… Ne çaban varsa göster. Gönlü aşka bağlamaktan sakın. Âşıklık hiçbir belaya benzemeyen tehlikeli bir iştir. Meselâ bir yıllık kavuşma rahatı, bir günlük ayrılık sızısının zahmetini karşılamaz. Hele âşıklığın ayrılığı ve vuslat baştan başa dert ve mihnettir.

Gerçi aşkın derdi hoşça derttir. Çünkü ayrılıkta isen zaten azaptasındır. Vuslatta isen ayrılığın korkusundan yine azaptasındır.

Eğer sevgili huysuz olursa -Allah korusun- onun gibisinin anlamsız nazı ve pis huyu yüzünden, vuslat lezzetinden bile hiç haz ve tat bulamazsın.

“Ayrılık, sonu ayrılık olan vuslattan bin kat daha iyidir.”

Keykavus, Kaabusnâme, 1082



SEVGİ ve IŞIK'la kalın...
Persephone 

11 Kasım 2014 Salı

HAYATI ISKALAMA LÜKSÜN YOK SENİN




Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun.
Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır.
Hani ağzınla kuş tutsan “Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?” diye bir soruyla bile karşılaşabilirsin…

İki ucu keskin bıçaktır bu işin.

Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman.
Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur.
İyi halin cezanda indirim sağlamaz.

Sen, “Ama senin için şunu yaptım” derken o, “şunu yapmadın” diye cevap verecektir.
Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır.

Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.
Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. “Peki o ne yaptı” deme.
Herkes kendinden sorumludur aşkta.

Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.
Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için?
Hayatı ıskalama lüksün yok senin.
Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen.

“Acılara tutunarak” yaşamayı öğreneli çok oldu.
Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil.
Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki…

Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.
Kitap okurken de mutlu oluyorsun Unuttun mu?
Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.
Yine içeceksin rakını balığın yanında.

Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de çabası…

Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.
Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte.

Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu.
Elbet bitecek güneşe hasret günler.
Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini…


Nazım Hikmet 

SEVGİ ve IŞIK'la kalın...
Persephone