14 Temmuz 2014 Pazartesi

Sevgi Ya Da Korkuyu Seçme Seçeneği

Gücünüze ve özgürlüğünüze giden yolda ilk basamak taşınız, uyaranlarınız, yani hayatınızın ''tetikleyicileri'' ile tepkileriniz arasında bir süre es vermenizdir. İşte bu es verme halinde ''boşluk'' yaratmayı seçerek hayata bilinçli tepki vermeyi tercih edip asıl gerçeğinizle bağlantı oluşturabilirsiniz. Duygular sadece reaksiyonlardan ibaret değiller, onlar birer seçim. Özgürlüğünüz, huzurunuz ve seçimlere dair bilinçli farkındalığa erişiminiz etkiyle tepki arasındaki o anda meydana gelir. İçinizde, erişiminiz etkiyle tepki arasındaki o an meydana gelir. İçinizde hayata verdiğiniz bilinçaltı tepkilerinizi yöneten - duygu dünyanızda ve ilişkilerinizde hasara yol açan - duygulara dair o hızlı lunapark treninde oradan oraya savrulmayı durdurmayı seçme yeteneğine sahipsiniz.
Durmak, etki ve tepkileriniz arasında es vermek, ''boşluk'' yaratmak hayatta gerçek mutluluğu yaşamayı başarmanın anahtarı.Korku yerine sevgiyle tepki vermeyi seçerek hayatınızın kontrolünü ele aldığınızı anlamak ve uygulamak bu kadar kolay olmakla birlikte oldukça da derin bir şey. Herhangi bir şey içinizdeki negatif duygusal bir tepkiyi tetiklediğinde durun ve kendinize şu kolay soruyu sorun: ''Bu duygu sevgiden mi, yoksa korkudan mı kaynaklanıyor?'' Korku bilinçaltınızda kökleşmiştir - o birilerinin size, sizin ''gerçeğinize'' dair söylemiş olduğu bir yalandır. Gerçek kaynağını bilmeseniz bile korkunuzu titreşimden tanırsınız. Bir şey ''batıyormuş'' gibi bir histir - ''ay'' ya da ''ah'' dedirtir gibidir. Ağırdır, zorluk, yoğunluk, gerilim yaratır, berbattır, kalp atışlarını hızlandırır, gerilime ya da zihin bulanıklığına neden olur; sizinle tutarsızdır.
Sevgi, hafiflik, kolaylık, neşe, zafer, özgürlük, şenlik hissettirir, eğlencelidir. Korku sevginin zıttı değil, sevginin yokluğudur. Öfke, alınganlık, kıskançlık, nefret, saldırganlık, şiddet ve bağışlamamak korkunun bir çok maskesinden, kılık değiştirmiş halinden birkaçıdır. Farkındalığınızla uyumlanacak ve korkunuzu fark edecek kapasiteye sahip olduğunuzda akıcılaşır, sevgiye hareket etmeyi seçerek içsel huzurunuzun ve mutluluğunuzun akışını koruyacak gücü kazanırsınız. Korkuya bağlı kalarak reaksiyonlar döngüsünü sürdürmek yerine sevgi dolu bir seçim yaparak bilinçaltı tarafından yapılandırılmış otonom(kontrolünüz dışında kalan) kalıplarınıza dair şartlı tepkileriniz üzerinde kontrol kazanırsınız. Bu tepkiler sizi soyup soğana çevirerek varoluşunuza dair gerçeğinizi deneyimlemekten yoksun bırakırlar. Gerçeğinizi yaşadığınızda, farkında ve bilinçli bir şekilde yaşar ve beyninizde sizin için yeni olasılıklar yaratacak olan yeni sinir yolları oluşturursunuz. Bu yeni davranışlar beyninizde yeni kalıplar oluşturdukça, kendinizi ve gerçekliğinizi dönüştürürsünüz. Önceden sizi sınayan tetikleyicileri oluşturan aynı ilişkilerle ve olaylarla karşı karşıya kaldığınızda, yeni farkındalığınız sayesinde sevgi ve olasılıkları seçerek böylece hayatın yeni bir anlam kazandığını anlarsınız. Mutlulukta, sükunette ve huzurda kalma konusunda genişleyen kapasiteniz, sevgiyi gittikçe daha fazla seçmekte olduğunuzu, farkındalığınızı yeniden canlandırdığınızı ve yolculuğu sürdürürken yeni gerçekliğe açılarak onu meydana getirmekte olduğunuzu gösterir.
Düşünmek yerine tepki veren bir insanlık haline geldik. Sivil cephede ailelerimiz, işlerimiz ve dünyalarımızda genellikle kriz yönetimi ve zaman baskısıyla yönetilme eğilimindeyiz. İşin aslı, kendimizi üretken hissetme konusunda şartlanmış olduğumuzdan dolayı - amacımıza dair tüm mananın ve refahın beslendiği kaynak olan - yaratıcı zihnimizle gerçekten bağlantı kuramamamızın acı çekmemize mal oluyor oluşudur. Böylece biz kendimizi doyumlu ve mutlu hissetmek için yapmamız gerektiğini varsaydıklarımızı yaparken hayat rutinleşiyor. Yine de, içeride derinlerde bir yerlerde eksik bir şeyler olduğunu bir şekilde biliyoruz. Aslında kim olduğumuza dair gerçek, içinizde el değmemiş bir şekilde durmakta. Bu bilgelik bütün potansiyelinizi tümüyle hayatınıza dair gerçekliğe doğru bırakacak güce sahip. Güncel hayatta ''davranışlarınızın'' tamamı sizi yaradılışınıza dair gerçek ''olmaktan'' koparıyor. ''Çok görevlilik'' , medya ve kültürümüzün geneli tarafından teşvik edilen bir şey. Bir güç nişanı olarak yıpranmamıza neden olan ve bizi bölen bu davranışlar aslında ailelerimizi ve bizi gerçek gücümüzü, özümüzü ve gerçeğimizi yaşamaktan alıkoyuyor.
Özel hayatımızda, kaçımız aşık olduğumuzda incinme korkusu ve güvensizlik sancıları çekiyoruz? Birçoğumuz sarhoşlukla kendimizden geçerek romantizm müşterisi oluruz ancak elde ettiğimiz şey uzun süre önce yaşamış olduğumuzu düşündüğümüz geçmişimizi tetikleyicilerinin ve olumsuzluklarının acı verici enerjilerini diriltmek olur. Günün sonunda ise çoğumuz gerçek sonsuz aşkın ne olduğunu ya da erişilir bir şey olup olmadığını merak ederiz.
Hayat ve sevgi rutinleşmek için tasarlanmamışlardır. Hayat sevgidir ve onu yaşayarak mutlu olmanız, ona katkıda bulunmanız, yaratmanız, özünüzü ve en doğru doğanızı deneyimleme kapasitenizi geliştirmeniz ve varoluşunuza dair gerçeğinizi yaşamanız için tasarlanmıştır.

GERÇEK
Yazan: Carla Lee Johnston        

''İnsanoğlu Evren dediğimiz bütünün uzay ve zamanla sınırlı bir parçasıdır.İnsan - bilincinden kaynaklanan bir tür optik illüzyon yaşadığından - duygu ve düşünceleri ile kendini Evren'in geri kalanından ayrı bir şey olarak deneyimler.''
Albert Einstein

''Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.''
Albert Einstein

SEVGİ ve IŞIK'la kalın...
Persephone

9 yorum:

  1. Ben o zaman baya korkak mıyım yani :O
    ''yoğunluk, gerilim yaratır, berbattır, kalp atışlarını hızlandırır, gerilime ya da zihin bulanıklığına neden olur; sizinle tutarsızdır'' bunlar hep oluyo :O
    Ay ama şimdi ben incinmekten değilde hep kaybetmekten korkuyorum:)
    Rutinleşmiyo aslında yaşadıklarım hepsi başka acıtıyo ya da mutlu ediyo :)
    Ya yine kendimi tanıdım yazdıkların sayesinde :D
    Ama ben bu Şeyma'yı da hiç sevmedim :D
    Öpüyorum ki kocamanından :*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım benim her ne kadar kendimizi iyi tanıdığımızı düşünsek de,yeterince tanımıyoruz...Kendimizi tanımak,duygularımızın anlamlarını keşfetmek için kendimize biraz zaman ayırmalıyız...Herşeyden ve herkesden önce insan kendini tanımalı ve keşfetmeli... Yüzleştiğimiz gerçeklerimizden hoşlanmayabiliriz belki, ama bunları kabullenip daha iyiyi yakalayabilmek için uğraşmalıyız... Farkındalığımız arttıkça hayata bakış açımızda değişiyor... Biz daha iyi oldukça, herbir birey kendi farkındalığınınarttırdıkça dünya daha iyi yaşanılabilir bir yer olmaya başlayacak... Hepimizin yaşadığımız bu dünyaya karşı sorumlulukları var... İnsanlar hep birlikte daha iyi ve daha mutlu yaşamanın yolunu kendi farkındalıklarıyla bulacak...Pıfffff çok mu felsefi oldu ne?:))) Öperim kocaman... Sevgiler...

      Sil
  2. Bu bence uzun zamandir okudugum en guzel yazilardan biri. Resmen karsimda olmani ve daha da anlatmani istedim. Sanki icimdekileri anlatir gibi.
    Cidden hayat rutinlesmek icin fazla guzel, hele ki kesfedilcek onca sey varken. Her yeni duyguda en cok kendimizi kesfedecegimizi bilmek de cabasi.
    Cok guzel bir yazi.. tebrikler ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Uçan Karavan:) Ben de çok sevdim yazıyı;) Belki biraz hayatı, insanları, doğayı, tüm varlıkları sevmeyi bilirsek dünya daha yaşanası bir yer olur... Korkularımızı yenmek için tek koşul SEVGİ... Sevgiler...

      Sil
  3. Çok keyifle okudum yazını ve iyi ki karşıma çıktın..

    YanıtlaSil
  4. Bu yazı benim çok hoşuma gitti. Çok faydalı bir yazı."Korku sevginin zıttı değil, sevginin yokluğudur. Öfke, alınganlık, kıskançlık, nefret, saldırganlık, şiddet ve bağışlamamak korkunun birçok maskesinden, kılık değiştirmiş halinden birkaçıdır" Buda aslında yazının güzelliğini kanıtlıyor. Çevremizdeki tüm insanlar bir şeyden korkutuğu için size zarar verir. Vay be çok etkilendim ben bu yazıdan. Emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
  5. aaa ta sabah yorum yaptım nereye gitmiş :(( ... güvensizlik sancıları ve bu yazının öğrettikleri üzerineydi .. harika olmuş yineee :*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnternet azizliği kelebeğim... Düşmemiş yorum... Teşekkür ederim... Sevgiler...

      Sil