30 Mayıs 2014 Cuma

BERBAT RUH HALİ, BERBAT DÜŞÜNCELER

Oğlum için kaygılanıyorum. Okulun futbol takımında oynamaya başladı ve günün birinde mutlaka bir yanını sakatlayacak. Onu oynarken seyretmek öyle sinir bozucu ki, maçlarına gitmekten vazgeçtim. Eminim ki oğlum onu seyretmediğim için hayal kırıklığına uğradı, ancak tahammül edemiyorum işte ne yapayım.
 Bu kadın kaygı terapisi görüyor; tasalandığı şeylerin istediği gibi bir hayat sürmesini engellediğinin farkında. Oğlunu futbol oynarken seyredip seyretmememek gibi basit bir karar vermesi gerektiğinde bile, zihni evhamla dolup taşıyor. Özgürce seçemiyor; tasaları mantığını bastırıyor.
Gördüğümüz gibi, tasalanmak, kaygının tüm zihinsel icraata yaptığı yıkıcı etkinin özüdür. Tasa, elbette ki, yararlı bir tepkinin yoldan çıkmış biçimi; beklenen tehlikeye karşı fazlasıyla hararetli bir zihinsel hazırlıktır. Ancak zihindeki bu prova, dikkati kendine çekip başka bir yere odaklanma çabalarına müdahale edecek şekilde kısır bir döngünün tuzağına düştüğünde, felakete yol açan bir bilişsel durağanlığa yol açar.
Kaygı aklı zayıflatır. Hava kontrolörlüğü gibi karmaşık, zeka gerektiren, ağır baskı altında yapılan işlerde duyulan yüksek kronik kaygı, o kişinin eğitimde ya da pratikte başarısız olacağının kesin bir belirleyicisidir. Hava kontrolörlüğü için eğitim alan 1790 öğrenci üzerine yapılmış kaygılı kişiler zeka testlerinde çok yüksek puan alsalar da,başarısız olmaları olasıdır. Kaygı her tür akademik başarıyı da engeller: 36.000 kişi üzerinde yapılan 126 farklı çalışmada, bir insan tasalanmaya ne kadar yatkınsa,akademik başarının da, neyle ölçülürse ölçülsün-sınav notları, not ortalaması veya başarı testleri-o kadar düşük olduğu ortya çıkmıştır.
Tasalanmaya yatkın kişilerden, ne olduğu belirsiz nesneleri iki kategoriye ayırmak gibi bilişsel bir işi yapmaları ve bunu yaparken de zihinlerinden geçenleri söylemeleri istendiğinde, ''Bunu yapamayacağım. Ben bu tür testlerde iyi değilim'' ve benzeri olumsuz düşüncelerin karar vermelerini doğrudan engellediği görülmüştür. Tasalı olmayan kişilerden oluşan bir kıyas grubundan on beş dakika boyunca bilinçli olarak tasalanmaları istendiğinde is, onların da aynı işi yapma yeteneğinde hızlı bir düşüş gözlenmiştir. Tasalı kişilerin, bu işe başlamadan önce on beş dakikalık bir gevşeme seansıyla tasalanma düzeyleri düşürüldüğünde, işi yaparken hiç sorunları olmamıştır.
Sınav kaygısı ilk kez 1960'larda Richard Albert tarafından bilimsel olarak ele alınmıştır. Bana itiraf ettiğine göre buna ilgi duymasına yol açan şey, öğrenciyken sinirlerinin sınavlarda başarısız olmasına yol açtığı halde, meslektaşı Ralph Haber'in sınav öncesinin sınav öncesinde hissettiği baskının daha iyi sonuç almasına yardımcı olduğunu keşfetmesidir. Diğer çalışmaların yanı sıra, onların iki tip kaygılı öğrenci olduğuna işaret etmektedir: Kaygı nedeniyle akademik performansını düşürenler ve bu strese rağmen veya belki de bu yüzden başarılı olanlar. Sınav kaygısındaki ironi, başarılı olma endişesinin, ideal koşullarda Haber gibi öğrencileri sıkı çalışmaya hazırlanarak motive edip başarılı olmasını sağlaması, bazılarınınsa başarılarını kösteklemesidir. Alpert gibi, fazla kaygılı kişilerde, sınav öncesinde tasalanma, etkili çalışabilmek için gerekli sağlıklı düşünme yeteneğini ve belleği olumsuz etkilerken, sınav esnasında daha başarılı olmak için gereken zihin açıklığını engellemesidir.
Sınav sırasında tasalanıp durmak, sınavın ne kadar başarısız geçeceğinin doğrudan göstergesidir. Zihinsel kaynaklar tek bir bilişsel iş-tasalanma-için harcandığında diğer bilgileri işlemek için yeterince kaynak kalmaz; sınavda çuvallama tasasına kapılmışsak, kafamızı soruların yanıtlarını bulmaya veremeyiz. Tasalarımız kendi kendilerini doğrulayan kehanetlere dönüşüp öngördükleri felakete doğru bizi sürükler.
Öte yandan duygularına ustaca gem vurabilen kişiler, örneğin gelecek bir söylev veya sınavdan kaynaklanan beklentisel kaygıyı kendilerini o duruma iyi hazırlamak için kullanabilir ve böylelikle başarılı olabilirler. Psikolojinin klasik literatüründe kaygı ile performans-zihinsel performans dahil-arasındaki ilişki, ters çevrilmiş bir U olarak tarif edilmektedir. Ters U'nun tepe noktasında kaygı ve başarmak arasında, bir miktar endişenin üstün başarıya götürdüğü, optimal ilişki vardır. Ancak çok az kaygı-U'nun ilk yanı-kayıtsızlığa ya da iyi sonuç almak için gerekli çabaya yetecek olandan çok daha a motivasyona yol açar; çok fazla kaygı ise-U'nun diğer yanı-tüm başarı çabalarını köstekler.
Hafif coşkulu bir hal-teknik deyişle hipomani-yazarlık gibi akıcılık ve hayal gücüne dayalı bir düşünce çeşitliliği gerektiren diğer yaratıcı uğraşlar için en uygun durum olarak gözükmektedir; bu ters çevrilmiş U'nun tepe noktasına yakın bir yerlerdedir. Bu coşku hali kontrolden çıkıp, manik depresiflerin ruhsal gel gitlerinde olduğu gibi, tamamen maniye dönüştüğünde; ajitasyon hali iyi yazmak için tutarlılık içinde iyi düşünme yeteneğini kısıtlar ve fikirler her ne kadar özgürce uçuşsa da, hiçbiri ortaya bir ürün çıkarmaya yetecek kadar uzun bir süre işlenemez.
İyi ruh halleri, dayandıkları sürece, esnek ve karmaşık düşünebilme yeteneğimizi güçlendirir, dolayısıyla da zihinsel ya da kişiler arası sorunlara çözüm bulmayı kolaylaştırır. Bu açıdan, bir sorunun çözümüne kafa yoran kişiye yardımcı olabilmenin yollarından biri daha geniş ve kolayca ilgi kurabilecek şekilde düşünmelerine, aksi takdirde gözden kaçacak ilişkileri fark etmelerine yardımcı olduğu söylenebilir .Bu zihinsel beceri, salt yaratıcılık için değil, karmaşık ilişkileri algılamak ve verilmiş bir kararın neticelerini önceden görebilmek bakımından da önemlidir.
İyi bir kahkahanın zihne yararı, yaratıcılık gerektiren sorunları çözerken en açık şekliyle göze çarpmaktadır. Bir araştırmada televizyon programında yapılan gafları, teklemeleri gösteren bir videoyu seyreden kişilerin, psikologların yaratıcı düşünmeyi sınamak için kullandıkları bilmeceyi çözmekte daha başarılı oldukları görülmüştür. Bu testte kişilere, bir mumu yere damlamadan yanacak şekilde bir mantar panoya tutturmaları istenmiştir.Bu problemle karşılaşan bir çok kişi ''işlevsel saplantı''ya düşerek, nesneleri en alışagelmiş şekliyle kullanmayı düşünmüştür. Ancak komik filmi seyredenler, matematikle ilgili bir film seyretmiş ya da egzersiz yapmış olanlarla karşılaştırıldığında çözüme daha kolay ulaşmışlardır. Kutuyu panoya raptedip, mumu kutunun üstüne yerleştirmekten ibarettir bu çözüm.
Ruh halindeki hafif değişiklikler bile düşünme sürecini sarsar. Plan yaparken veya karar alırken, iyi ruh halindeki kişiler daha geniş ve olumlu düşünmeye yönelten algısal bir eğilim gösterirler. Bunun bir nedeni de,belleğin ruh haline göre çalışmasıdır; yani iyi ruh halindeyken, daha olumlu olayları hatırlarız; kendimizi iyi hissettiğimiz bir sırada, işin iyi ve kötü yanlarını düşünürken bellek bizim verileri tarttığımız terazinin olumlu kefesine ağırlığını koyar ve örneğin, biraz maceracı ya da riskli bir şeyler yapabilmemizi kolaylaştırır.
Aynı nedenle, berbat bir ruh hali,belleği olumsuz yöne saptırarak bizi korkak, aşırı temkinli kararlar almaya yönlendirir. Kontrolden çıkmış duygular idraki engeller. Ancak kontrolden çıkmış duyguları tekrar hizaya sokabiliriz; işte bu duygusal yeterlilik tüm diğer zeka biçimlerinin işleyişini kolaylaştıran temel bir yetenektir. Umudun,iyimserliğin yararlarını ve kişilerin kendilerini aştıkları o yücelme anlarını göz önünde bulunduralım.

Duygusal Zeka
EQ
Daniel Goleman        



SEVGİ ve IŞIK'la kalın...
Persephone          

6 yorum:

  1. çok işim var aklım yazında ama ancak akşama
    mutluhaftasonu,öpüyorum

    YanıtlaSil
  2. senin yakışıklı,eğer iyi bir sporcu olup şahane işler başarırsa yara bereleri kabul edilebilir mi?
    yada oynar yaralanır berelenir,sporculuğu profesyonel olmaz ancak kendisi mutlu olur;
    nası ama?
    sevgiler cancağazımmmm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte burada söz konusu olacak olan onun yaşamda ki tercihleri olacak;)ben bağrıma taş basacağım:)Neyse ki benim yakışıklı tercihini ya müzisyen olacağım ya da oyuncu şeklinde yorumlamakta:)Hayali büyük enteresan ama Hollwood da kırmızı halı da yürüyecekmiş:)))Sürekli bunu dile getiriyor:)))Eh bakalım hayatta bizi neler bekliyor:)))E benden de olacak çocuğun normal olması beklenmez di mi ama cancağzım:)))Sevgiler....Öperimm çooook...

      Sil
  3. Ne güzel bilgiler bunlar hepsini okudum,tesekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim Terazi kızı:)Sevgiler...

      Sil